13 Ekim 2023 Cuma

HAPPY BIRTHDAY BERRY!

 



12 yıl var canına! Kendi kendime yazdığım, fotoğraflarımı paylaştığım bir bloğun bu kadar yıl süreceği kimin aklına gelirdi. Gerçi bu sayfaya bakıldığında birçok boşluklar varmış gibi gözüküyor ama aslında yok. Önce bu blogspot hesabı vardı, sonra hayatımıza Instagram girdi, sonra bir Wordpress hesabı açıp orada yazdım çizdim, bir ara Hürriyet Seyahat ve Travel&Gourmets yazarlığım oldu sonra da Wordpress hesabım çökünce dönüp dolaşıp başladığım yere geri geldim. Biliyorum burayı çok boşladım ama hala blog yazısı okuyan var mı onu bile bilmiyorum :) Yine de ara ara buraya uğramak ve yazdıklarıma bakıp kocaman gülümsemek hoşuma gidiyor. Bu 12 yılda neler oldu neler, acılar, mutlu anlar, bitişler ve başlangıçları, düşüp kalkıp yeniden yol almalar, bir sürü ilkler ve bir sürü de bu son olsun dediklerim... ama büyüdüm. Evet yaşlandım da ama asıl büyüdüm :) Yüreğim kocaman oldu, bir ağırlık ve bilgelik geldi ve artık kendimi pek yormuyorum. İnsanları oldukları gibi kabul edip bir değişim elde etmek için kendimi paralamıyorum. Eskiden çok dinliyordum artık daha çok konuşuyorum ama susulacak zamanı da çok iyi biliyorum. Bazen kelimelerin yetersiz ama dokunuşların kocaman olduğunu da biliyorum. Beklentilerimi azalttım, azalttım, azalttım... ve sonra baktım ki hiçbir şey beklemez olmuşum. Yeniden beklentiye girdim ve patladım :) Bir gün onun da dengesini bulacağım umarım ama şunu farkettim ki kaç yıl geçerse geçsin 12 Ekim'i kutlamak, yaptıklarımı anmak hep bana iyi gelecek. Bu satırları hala okuyanlar varsa Berry'nin hayatının bir parçası olduğunuz için teşekkürler. Nice mutlu, renkli ve daha çooooook uzun yaşların olsun BERRY!

7 Kasım 2022 Pazartesi

TEKRAR MERHABA ESKİ BLOG GÜNLERİM



Kim derdi ki dönüp dolaşıp eski "blogspot" yeni adıyla "blogger" günlerime geri döneceğim ama işte buradayım. Biraz hüzünlü ama çok da nostaljik hissediyorum. Çünkü tam 11 yıl önce herşey aslında burada başlamıştı :) Öyle kendi kendime yazılar yazıp fotolarımı paylaşırken olaylar gelişti ve bambaşka yerlere uzandı. Ama ne yalan söyleyeyim özlemişim buraları. Daha kolay, daha çabuk ve daha samimiydi burası, tekrar yazınca da o eski duygular yeniden canlandı. Çoğu kişi bilmiyordur ama teknik bir sorun nedeniyle berrydewblog.com sayfamı kaybettim, sonra da üzüleceğime dedim ki belki de bu bir işaret. Her geçen gün blog okuyan kitle azalıyor, zaten ben bloğumu hiçbir zaman para kazanma amacıyla açmadığım için keyfi bir şeye sürekli yüklü bir para ödemekte anlamsızdı ve nereye kadar bu devam edecek dedim kendi kendime. O nedenle buradan artık yazmaya karar verdim, tıpkı eski günlerdeki gibi. İsteyen okur istemeyen de bakmaz keyfi bilir ;) Yazmak ve paylaşmak bana iyi geliyor o nedenle kendi kendime bile buralarda takılsam sorun değil zaten bloğu bir nevi günlük olarak kullanmak da hoşuma gidiyor. O zaman tekrar merhaba blogspotcum💗

22 Mayıs 2016 Pazar

BİR VEDAT MİLOR OLMAK İÇİN İZLEMENİZ GEREKEN 8 ADIM

Hello, again a post which was written for a turkish webside and sorry for always sharing turkish posts :S



Bir Vedat Milor olmak için izlemeniz gereken 8 adım
En iyi pideyi yemek için Karadeniz'e, baklavanın hasını bulmak için Gaziantep'e, şarabın hikayesini keşfetmek için bağlara bahçelere koyulduğumuz bu günlerde herkes gerçek lezzetin peşinde ve artık herkes birer gurme. Amaaa ben gurmeyim demekle olmuyor, sözlerle karın doymuyor ve bir Vedat Milor'de kolay kolay yetişmiyor. İşte ustaya azıcık da olsa yaklaşabilmek için izmeneniz gereken 8 adım...


1-Uzmanlığınız et üzerine olmalı. O et kimlerdenmiş, yedi göbek akrabası kimmiş, soy ağacını bile çıkarabilmelisiniz.


2-Bir çatalla yemeğin tüm içeriğini sayabilmeli, baharatlara kadar ayırt edebilmeli, kaç dakika piştiğini tahmin edebilmeli, hayvanın nerede otladığını, kekik mi yemiş yoksa normal otla mı beslenmiş tek tek anlayabilmelisiniz


3-Pilav yediğinizde her pilav tanesi ile tek tek aşk yaşamalı ve bunu 3 fasikül kadar detaylı anlatabilmelisiniz



4-Yemeğin detaylarını anlatırken Brezilya'dan başlamalı ve Anadolu'dan çıkabilmelisiniz



5-Köy tavuğu mu yiyorsunuz, o tavuk kaç kilometre kat etmiş ne görmüş geçirmiş hikayesini bir lokmada yaşayabilmelisin.



6-Tabağınızda asla ama asla yemek bırakmayın. O haz sonuna kadar yaşanmalı, tabakta kalan sos bile olsa ekmekle iyice sıyırılmalı ve afiyetle yutulmalı.



7-Mineralite, tortu, somelye, dekante, filtre, kekremsi... gibi kelimeleri duyduğunuzda şarap ile bağdaştırabilmelisiniz


8-Bir oturuşta bir kuzuyu en iştahsız insanın bile ağzını sulandıracak şekilde şapı şupur yiyebilmelisiniz.



2 Mayıs 2016 Pazartesi

SİNGAPUR'DA SİZİ HAYRETE DÜŞÜRECEK 10 ŞEY

Hi, I just wanted to say hi after a long break of 2,5 months. I'm extremely sorry that I couldn't write on my blog, but you can check anytime my new blog www.berrydewblog.com  This post was actually written for a well-known turkish webside- but it was never published. So I decided to share it here ;)


*Bu yazı aslında bilinen bir web sayfasında yayınlanması için yazılmıştı, ama çooook şanslı bir insan olduğum için yine pürüzler çıktı ve olmadı. Ben de emeklerim bari boşa gitmesin madem ki yazdım o zaman yayınlayayım dedim ve işte taataaaaamm..... ;)


SİNGAPUR'DA SİZİ HAYRETE DÜŞÜRECEK 10 ŞEY 
Singapur, Malay yarımadasında bulunan ve nüfusu üç farklı etnik gruptan oluşan (Çinliler, Malezyalılar ve Hintliler)şaşırtıcı bir ülke. Ufacık bir balıkçı kasabasıyken dev bir liman kentine dönüşen Singapur aslında bir aslanlar şehri. Singapur'a gittiğinizde süprizlere hazırlıklı olun. Aynı caddeleri paylaşan mistik tapınaklar ve görkemli gökdelenler, Michelin yıldızlı restaurantların yanında sokak yemekleri, modern alışveriş merkezlerinin gölgesindeki halk pazarları...ve çok daha fazlası Singapur sokaklarında mevcut. İşte sizi Singapur'da hayrete düşürecek şeylerin listesi...

16 Şubat 2016 Salı

ROCCA RESTAURANT'TA KARADENİZ LEZZETLERİ

A yummy post about the regional tastes of Turkey. You can eat all these delicious meals in Rocca Restaurant, which is located in Raffles İstanbul Hotel. February is Black Sea Cuisine month ;)


*İnsanın yemek alışkanlıkları ne kadar değişiyor ve gelişiyor. Çocukluğumda burun kıvırdığım, bunları asla yemem dediğim birçok yemek ile artık aşk yaşıyorum. O dönemlerde hep zararlı yemekler cazip gelirdi, bol yağlı bol kalorili, ama hepsi zamanla değişti. Neden bunları yazıyorum çünkü bir dönemler ben hamsi hiç yemiyordum. Şimdilerde ise hamsi ile ne kadar lezzetli yemekler yapıldığını görüp şaşırıyorum ve tabii ki hepsini afiyetle yutuyorum :D
Geçtiğimiz günlerde Karadeniz mutfağının olmazsa olmazı Hamsi ile yapılmış birbirinden farklı ve lezzetli yemekler denedim. Raffles Otel'in içinde bulunan Rocca Restaurant'ta artık Türkiye lezzetleri var. Dönemsel olarak farklı bölgelerin yemeklerini sunan Rocca Restaurant'ta şubat ayı sonuna kadar Karadeniz yemekleri olacak. Kara Lahana çorbası, kavurmlı pide, kuru fasülye, kuymak, hamsili pilav, levrek buğulama, fasülye turşu kavurması, hamsi ve mezgit tava, Akçaabat köftesi, kara lahana sarması ve ekşili hamsiden oluşan menüde aslında daha da fazlası var ama bizler ancak bu kadarını yiyebildik :P Karadenizlilerin de olduğu minik grubumuzda tüm yemekler beğenildi ama benim favori üçlüm ekşili hamsi, kuymak veeee levrek buğulama oldu. Özellikle levreğin lezzeti bizleri mest etti. Tabii bu kadar balığın üstüne güzel bir tatlı finali gerekirdi. Biz de onu lezzetli karışık bir tatlı tabağı ile yaptık. Kaymaklı tahinli kabak tatlısı, Hamsiköy sütlaç, fındıklı burma, fındıklı un helvası veeee bol kaymak ve tereyağlı bir laz böreği.
Yöresel lezzetleri İstanbul'da bulmak oldukça zor, özellikle tüm lezzetleri bir arada bulmak ve bunları keyifli bir ambiyansda yemek daha da güç. Karadeniz yemeklerini sevenler bence mutlaka denesin ;) Ben heyecanla bir sonraki ay Türkiye'nin hangi lezzetlerinin Rocca'ya geleceğini merakla bekliyorum....


8 Şubat 2016 Pazartesi

MAMA SAYS: BE MY VALENTINE...

Istanbul Mama Shelters Love Weekend Deal!!! Rooms are 69€ per night and you can choose 2 cocktails for 50tl. Enjoy also Mama's special performance acts ;) For more details: Mama Shelter
YouTube video


*Yine bir 14 şubat tarihi yaklaşıyoooor. Bazıları için o gün diğerlerinden hiç farklı olmasa da bazıları için büyük bir hediye ve ne yapacağız sorunsalını beraberinde getiriyor. Pamuk kalpli bir Berry olarak yine sizlere bu sene de bir kıyak geçeceğim. İşte size harika bir öneri, neden sadece bir gün kutlama yapıyorsunuz? Madem sevgililer günü bu sene hafta sonuna denk geliyor o zaman sonuna kadar değerlendirin ;)



21 Ocak 2016 Perşembe

BAYLO BISTRO&BAR

Baylo Bistro&Bar is a cozy place in Taksim. You can find here a great atmosphere, good music, drinks and delicious food.



*Dostlarla yenilen lezzetli bir yemek ve sonra keyifli bir sohbet eşliğinde dinlenilen hoş bir müzik ve buna eşlik eden rengarenk kokteyller. Kulağa Avrupa'daki bir mekan gibi gelse de bu ambiyansı Pera'daki Baylo Bistro&Bar'da bulabilirsiniz. Benim hep önünden geçip fark edemediğim bu keyifli mekan için kendime çok söylendim, çünkü uzun zamandır bu kadar güzel müzikler dinlememiştim ve kendimi de bu ufak mekanda çok rahat hissettim. Bar denildi mi yemekler konusunda beklentimizi genelde düşük tutarız ama burada çıtayı yükseltebilirsiniz. Ne denediysek çok keyifliydi ve bazı lezzetler bizi oldukça şaşırttı. Ben hemen iki favorim ile başlayayım: baharatlı marmelat eşliğinde sunulan panelenmiş keçi peynirlerini ve ızgara minekop balığını mutlaka denemelisiniz. Biliyorsunuz yarı vejeteryan olduğum için kırmızı et yemiyorum ama patates salatalı hurmalı kuzu tajin, fırınlanmış kuzu gerdan madalyonlu pancarlı risotto, isot ve kurutulmuş domatesli satır bonfile tartar et sever arkadaşlar tarafından denendi ve onaylandı. Ben de her zaman olduğu gibi yine sağlıklı bir yemek buldum ve afiyetle karabuğdaylı, narlı tabulemi yedim. Kuru kayısı ve biberiye soslu ördek konfityi de denemeyi ihmal etmedim ;) İçli köfte sevenler varsa başarılı bir şekilde sunulan içili köfteyi de bir kenara not alsınlar. Gecenin finalini yine çok tatlı yaptık ve ışık hızlıyla çikolatalı sufle ve mandalinalı panna cottayı hüplettik. Baylo Bistro'yu henüz denemeyenlerdenseniz o keyifli ambiyansı görünce bence müdavimi olacaksınız. Kim keyifle sohbet edip müzik dinleyebileceği bir ortamda aynı zamanda lezzetli yemekler denemek istemez ki.....:)



15 Aralık 2015 Salı

ETKİNLİK ŞEHRİ

Sorry this post is only for Turkish readers...



*Bir parti düzenlediniz, çok emek harcadınız, tüm detayları düşündünüz, tanıdığınız herkese söylediniz ve heyecanla insanların gelmesini bekliyorsunuz. Bence işinizi şansa bırakmayın ve mümkün olduğunca çok kişiye ulaşmak için "Etkinlik Şehri"ni kullanın. Hemen anlatayım: Etkinlik Şehri kendi etkinliklerinizi duyurabileceğiniz bir sayfa. Bu uzman olduğunuz bir konu hakkında ders vermek de olabilir, bir konferans düzenlemek ya da bir semineri duyurmak da. Hem bireysel olarak bu sayfadan yararlanabileceğiniz gibi hem de kurumsal amaçla da Etkinlik Şehri'ni kullanabilirsiniz. İşin güzel yanı eğer etkinliğiniz ücretsiz ise tüm bunları para ödemeden yapabiliyorsunuz. Ücretli bilet satışlarında ise sadece hizmet bedeli ve sanalpos komisyonu (ikisinin toplamı da %7 komisyon + kdv oluyor) ödenmekte. Etkinlik Şehri aynı zamanda bir sosyal platform gibi de işliyor. Kendi arkadaşlarınızı ya da ilgilendiğiniz organizatörleri takip edip onların hangi etkinliklere gittiğini, ne sevdiğini ve neleri takip ettiğini görebiliyorsunuz. Kullanım alışkanlıklarınız analiz edilip size de en uygun etkinlikler öneriliyor. Ben Etkinlik Şehri'nin kısa zamanda geniş kitlelere ulaşıp tüm etkinlik severleri bir araya getireceğini düşünüyorum. Bence bir göz atın, seveceksiniz ;)


26 Kasım 2015 Perşembe

SAİT HALİM PAŞA YALISINDA BRUNCH

A special mansion, a special brunch :) Named after a former Ottoman Grand Vizier, Sait Halim Pasha Mansion was built in the final quarter of the 19th century in Istanbul. In 1914, the German-Ottoman alliance treaty was signed in Sait Halim Pasha and later it was used as casino. The mansion underwent a fire in 1995 while in use as “Official Guest House of the Prime Ministry”. The restoration of the burned mansion was completed in 2002, and the building was restored according to its original architectural style of the 1860’s. Now is this building one of  Istanbul’s most popular venues for social gatherings from weddings to business meetings to special events and amazing sunday brunches...
P.S. For my style photos you can check "BerryDewBlog"



*Bazı kahvaltılar vardır göze hitap ederler, bazıları ise mideye. İşte bugün her ikisine de hitap eden çok özel bir brunchı anlatacağım. Sait Halim Paşa yalısını bilmeyen yoktur, bazılarımız bu seneki 101 Lezzet Festivalinden aşina, bazılarımız burada bir düğüne ya da davete gelmiştir, bazılarımız da boğaz turu yaparken bu güzel binayı uzaktan uzaktan izlemiştir. Hiç gelmediyseniz de üzülmeyin belki bu yazı güzel bir bruncha vesile olur ;) Önce göze hitap eden kısmını anlatayım, boğazın en güzel yalılarından biridir Sait Halim Paşa. Yazın boğaz kenarında püfür püfür oturabilir, kışın da yalının muhteşem ambiyası içinde camdan bakarak manzaraya dalabilirsiniz. Sait Halim Paşa yalısına adım attığınız anda bir prenses edasıyla hareket etmeye başlıyorsunuz. Eeeee bir prensese de muhteşem bir kahvaltı yaraşır. Ben açıkcası itiraf ediyorum kahvaltıyı gördüğüm zaman önce gözüm doymadı. Artık o kadar çok çok olan brunchlara alışmışız ki, hep dolanıp durur ne alacağıma karar veremem ve sonuç olarak yiyemeyeceğim kadar çok yemeği tabaklarla taşıyıp dururum. Sait Halim Paşa brunchı az ama öz. Her denediğimiz yiyecek yüzümüzün daha da kocaman gülümsemesini sağladı. Önce size zencefilli mercimek çorbası ikram ediliyor, ki bizler buna bayıldık, sonra da açık büfeden aldığınız tabakla boğaza karşı keyif yapmaya başlıyorsunuz. Benim kahvaltıdaki favorilerimden biri mantarlı kişdi. Peynir büfesi, pancakeler, omlet, sahanda yumurta, kruvasanlar, simit, bal-kayma, mini cheesecake ve tatlılar.... anlayacağınız brunchda ihtiyacınız olan tüm lezzetler var. Krallara layık olan bu brunch her pazar 10:00-13:00 saatleri arasında. Daha fazla detay için Sait Halim Paşa'nın sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Not: Yalıdaki stil fotoğraflarım için tık tık 


12 Kasım 2015 Perşembe

ST.REGIS SPAGO'DA BRUNCH

Wolfgang Puck’s Spago restaurant combines stunning views of Maçka Park and the Bosphorus with a warm, contemporary design and original artwork. I tried few weeks ago Spago's amazing brunch.You can also drink Bloody Mary during Spago's brunch, St.Regis signature cocktail. First created in 1934 at the original St. Regis Hotel in New York, the Bloody Mary is an indelible part of the St. Regis experience. Today each St. Regis hotel presents its own interpretation of the original recipe.


Biz yıllardır yılbaşı kutlamalarını evde ailecek yaparız. Tüm bayanlar mutfağa girer ve marifetlerini tek tek sergilerler. Yılbaşı gecesi yemeklerin en kralı sofraların en şaşalısı hazırlanır. Ben ama her seferinde heyecanla beklediğim sofraya oturduğumda bir iki çataldan sonra doyarım. O nedenle benim asıl yemeğim yılbaşı ertesi başlar. Bir gün öncesinden kalan tüm yemekleri sabahları kahvaltıda yemek en ama en büyük zevkim. Şimdi başlıkta St.Regis brunch yazıyor yılbaşı yemeğini niye anlatıyorsun diyebilirsiniz ama nedeni çok açık. Ben St.Regis brunchında yılbaşı neşemi buldum. Kahvaltıda pek alışık olmadığımız lezzetleri burada afiyetle yiyebiliyorsunuz. Yani bir nevi yılbaşı gibi.

2 Kasım 2015 Pazartesi

OLIVIER MAGNE GASTRONOMETRO'DA

The famous French Pastry Chef Olivier Magne visited GastronoMetro(a Gastronomy platform) Olivier Magne showed us some tricks about French breads and we learned how to bake beautiful breads. Here are the photos of his amazing breads and guess which ones were made by me :)))


Metro marketlerini hepimiz biliyoruz, peki Metro'nun Türk gastronomisinin geleceğine yön vermek ve yeni nesillere bilgiler aktarmak için GastronoMetro'yu kurduğunu biliyor muydunuz? Ben açıkcası yeni öğrendim ve kendilerini çok takdir ettim. Gastronomi dünyasının ve sektör profesyonellerinin buluşma platformu olarak tasarlanan GastronoMetro'nun geçtiğimiz günlerde çok özel bir konuğu vardı, Fransa'nın ünlü pasta ve ekmek şefi Olivier Magne. On parmağında on marifet olan bir Berry'yim ya ben, dondurmadan sonra ekmek yapmayı da öğrendim. Olivier Magne'nin önderliğinde önce işin azıcık teorisini öğrendik sonra da tabii ki pratiğini de yaptık. Olivier Magne'nin yarattığı ekmekler hem çok lezzetli hem de hepsi birer sanat eseri gibi. Bildiğimiz klasik ekmek görüntülerinden çok ama çok farklı bir sunumla hepsini hazırladık. Sonuç: Hocamızın ekmekleri yıkılıyor, bizimkiler de azıcık yandan çarpılmış gibi oldu ama olsun tatları o kadar güzeldi ki tüm aile afiyetle yedik hemencecik bitirdik.
Not: Sizler de yeme içmeye meraklıysanız GastronoMetro'nun sayfasını mutlaka inceleyin. Temel mutfak eğitimleri, Pasta ve Ekmekcilik stüdyosu, ürün geliştirme mutfağı, mahzeni, bar ve barista stüdyosu ve konferans salonlarıyla sizin de ilginizi çekecek bir eğitim burada mutlaka vardır ;)



19 Ekim 2015 Pazartesi

FOOD ART-1

Art is everywhere, also on the plate. I found soooo beautiful and unbelievable food photos few days ago and I decided to write a special post about it. All of them are amazing but I'm not sure if I can eat them, they are really art objects :)


*Sanırım artık blogda biraz değişiklik yapma zamanı geldi. Biliyorsunuz benim artık yeni bir com adresim var :) Bu adres daha çok stil, mekan ve seyahat konularında yazılarla dolu ama ben ilk göz ağrım olan blogspot adresimi de kapatmaya kıyamadım. O zaman burası benim gizli köşem olsun dedim. Bir nevi günlük gibi düşünün, sevdiğim şeyleri, yapmaktan hoşlandıklarımı ve tutkum olan yeme içmeyi buradan paylaşmaya devam ediyorum. Daha önce fotoğrafların %99,9 u bana aitken artık beğendiğim fotoğrafları da buradan paylaşmaya karar verdim. Yeme içme dedik, tutku dedik son dönemlerde bu sektörde inanılmaz ilerlemeler oldu. Foodart başlığı altında muhteşem şeyler ortaya çıkmaya başladı. İşte en beğendiklerim burada. O kadar çok varmış ki bu postun arkası da gelecek ;)